28 Şubat 2009 Cumartesi

Uğultulu Tepeler - Emily Bronte

Dünya Klasiklerinden eserler okumayı her zaman sevmişimdir, epey zamandır okuyamıyordum ama okul kütüphanesini düzenlerken orada küçük çapta bir dünya klasikleri hazinesi olduğunu fark ettim. Bu bağlamda okuduğum, daha doğrusu elimden düşürmeden okuduğum son iki kitaptan biri Uğultulu Tepeler.

Emily BRONTE, Wuthering Heights’a olayların sırasını izleyerek dümdüz bir şekilde başlayarak anlattığı için; romanda biri anne biri kız iki Catherine, biri Heathcliff’in oğlu biri bu çocuğun dayısı iki Linton vardır. Wuthering Heights adı verilen evin sahibi Earnshaw, Liverpool’dan 6 yaşlarında çingene gibi esmer bir erkek çocuğuyla geri döner günün birinde. Heathcliff adını taktığı, soyadı olmayan bu çocuğu oğlu Hindley ve kızı Catherine ile birlikte, kendi çocuğuymuş gibi büyütmek ister. Catherine ile Heathcliff birbirlerini hemen severler. Babaları öldükten sonra Catherine’nin ayyaş ve kötü bir delikanlı olan ağabeyi Hindley, Heathcliff’e eziyet eder, sıradan bir uşakmış gibi davranır ona. Çocuklar büyüyünce Heathcliff, Catherine’nin onun gibi biriyle evlenmesinin kendisini küçük düşüreceğini duyar bir rastlantı sonucu. Bunun üzerine Wuthering Heights’tan kaçar. 3 yıl ortadan yok olduktan sonra, varlıklı bir adam olarak geri döner. Bu arada Catherine Trushcross Grange denilen komşu malikânenin sahibi genç Edgar Linton ile evlenmiştir. Catherine ile Heathcliff karşılaşınca aralarındaki tutku yeniden başlar. Catherine kendi adını taşıyan kızını romanın ortalarında doğurduktan hemen sonra ölür. Heathcliff de Edgar Linton ‘a kötülük olsun diye, onun kardeşi İsabella ile evlenir. İsabella’dan, dayısının adı verilen bir oğlu olur. Aradan 20 yıl kadar geçer ve Heathcliff Earnshaw ailesinden de, Linton ailesinden de öcünü almayı sürdürür. Yine sırf kötülük etmek amacıyla kendi oğlunu, Edgar Linton ‘un ve Catherine’nin kızı Cathy ile zorla evlendirir. Earnshaw ile Linton ailelerinin malına mülküne, yani Wuthering Heights ile Trushcross Grange ‘e el koymanın da yolunu bulur. Kendisine yapılan eziyetlerinin hıncını almak için, Hindley Earnshaw’ a da, oğlu Hareton’ a da bir köpek muamelesi yapar. Oğlu öldükten sonra, Heathcliff de ölür. Romanın sonunda gencecikken dul kalan Cathy ile Hareton evlenir.

Catherine’ in Heathcliff’e olan sevgisini ifade eden cümleyi okuyunca insan gerçekten kocası Linton’ a acıyor:
“Linton' a olan sevgim ormandaki yeşillikler gibidir, kış gelince ağaçlar nasıl değişirse benim ona olan sevgim de öyle değişecektir.Fakat Heathcliff’e olan sevgim o ormandaki ölümsüz kayalıklar gibidir. Kayalıkların görüntüsü çok hoş değildir fakat onlarsız olmaz.”
Romanı okurken Heathcliff’in de Catherine’in de psikolojik yapısı insanı gerçekten “Allah böylelerinden korusun.” Diye dua etmeye zorluyor. Emily Bronte’un güzel psikolojik tahlillerle süslediği ama bu tahlillerle eseri boğmadığı ve 30 yaşında dünyaya veda ettiği için. “Keşke daha uzun yaşasaydı da daha çok eseri olsaydı.” Dedirttiği kitaplarından biri. Tavsiye edilir (Romanın özet kısmı alıntıdır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder