28 Şubat 2009 Cumartesi

Mevlana'nın Üvey Kızı-Kimya Hatun/Saide Kuds

Dünyanın tanıdığı Mevlana'nın üvey kızı Kimya Hatun'un gerçek hayat hikayesini otobiyografik bir anlatımla bize sunmuş Saide Kuds. Tüm dünyada ilgi gören bu kitap İran'da 2006 yılında, önemli edebi ödüllerden biri sayılan Parwin Etasami ödülüne layık görülmüş.
Kitabın dili son derece yalın. Son derece sürükleyici bir kitap. Normalde yolculuk esnasında bir şey okuduğunda midesi bulanan biri olduğum halde Isparta-Eskişehir arası 5 saatlik yolda gözümü ayıramadan okudum bu kitabı ama maalesef sonu feci şekilde yüreğimi burktu.
Kimya Hatun, Mevlana'nın ikinci eşi Kerra Hatun'un kızıdır. Kerra Hatun eşinin vefatından bir süre sonra Mevlana ile evlenmeye karar verir. Kimya Hatun'un güzel evinde sürdürdüğü güzel yaşamı Mevlana'nın evine taşındıktan sonra oldukça değişir. Mevlana'nın haremine yerleşirler ve Kimya burada hiç alışkın olmadığı, yaşamayı düşünmediği bir hayat sürmeye başlar. İlk önceleri alışmak zor gelse de daha sonraları üvey kardeşi, Mevlana'nın küçük oğlu Alaaddin ile iyi anlaşmaya başlar ve böylelikle günleri daha güzel geçer. Annesinin doğum yapmasıyla hayatına katılan yeni kardeş de Kimya'nın hayatında güzel bir sayfa açar.
Roman boyunca Kimya da Mevlana'dan hep güzel sözlerle bahsetmektedir. Haremdeki karışıklıkları, oğulları arasındaki gerginlikleri ya da evdeki herhangi bir sorunu Mevlana tatlı diliyle hemen çözebilen bir kişidir. Zaten Kimya roman boyunca evde kendi yakınları dışında en çok Mevlana'yı sevdiğini de sık sık dile getirir.
Yaşları büyüdükçe Alaaddin ile Kimya birbirlerine daha da çok ilgi duymaya ama bu ilginin sonucu da daha az görüşüp konuşmaya başlarlar. Bir müddet sonra Konya'ya gelen Şems-i Tebrizi ise Mevlana ve etrafındaki herkesin hayatını altüst edecektir.
Şems'in sohbetine kendini kaptıran Mevlana, onunla bir eve kapanır ve aylarca sohbet ederler. Mevlana'nın hiçbir yere çıkmayıp hiçbir kimseyi de yanına kabul etmemesi eşi başta olmak üzere tüm talebelerini perişan eder. Konya halkı Şems'e düşman kesilir. En sonunda Mevlana insanlarla görüşmeye başlar ama her şeyi Şems'in iznine göre yapmaktadır. Eskiden talebe okuttuğu medreseyle hiç ilgilenmez, ailesine yaklaşmaz olur. Doğru bildiklerini reddetmeye, hatta Şems'ten hoşlanmadığı için küçük oğlu Alaaddin'den bile uzaklaşmaya başlar.
Bir müddet sonra Şems ortadan kaybolur. Nereye gideceğini de haber vermeden çekip gider. Konya halkı ve Mevlana'nın ailesi bu duruma çok sevinirler ama Mevlana'nın perişanlığı öyle bir seviyeye gelir ki sonunda herkes Şems'in bulunması için uğraşmaya ve dua etmeye başlar. En sonunda Mevlana'nın büyük oğlu Bahaeddin, Şems'i bulur ve geri getirmeye ikna eder. Bu sırada Alaaddin de Kimya'yı babasından istemeye karar verir ve bu durumu da üvey annesi Kerra Hatun'a açar. Ancak Şems'in dönüşü hayatlarına büyük yaralar açacaktır...

Kitabın sonu gerçekten de Mevlana'nın hayatında yepyeni bir sayfa açan kişi olarak bildiğimiz Şems-i Tebrizi'ye çok farklı bir gözle bakmaya zorluyor insanı.

1 yorum:

  1. paylasim için tesekurler . boyle bir kitap oldugunu bilmiyordum ; mutlaka bu kitabi bulmaliyim.

    YanıtlaSil