28 Şubat 2009 Cumartesi

Kırmızı ve Siyah-Sthendal

Kırmızı ve Siyah'ın ilk on-on iki sayfasında kitaptan umudu kesmeye başlamıştım. İlerlemeyecek gibi geliyordu ve tam bırakıyordum ki birden aklıma Victor Hugo'nun "Sefiller"ini okurken de ilk sayfalarda aynı sıkıntıyı yaşadığımı, ama sonrasında o kitabı iki-üç kere okuduğumu hatırladım.Bundan dolayı sabretmem ve kitaba bir şans vermem gerektiğine güçbela inandırdım kendimi. İyi ki de inanmışım, gerçekten çok beğendim okudukça.

Kitabın adı o dönemde ordu üniformalarının rengi olan kırmızı ile rahip giysilerinin rengi olan siyahtan gelir. Julien’in hayaliyle olmak zorunda kaldığı arasında sıkışmasını da simgeliyor bana göre. Diğer bir yorum da kırmızının kadını siyahın tutkuyu, dolayısıyla günahı simgelediği yönündedir. Kitapta yazarın verdiği ruh çözümlemeleri oldukça dikkat çekicidir. Zaten olay rastlanabilir bir olay olsa da, bu çözümlemelerle başyapıt haline dönüşüyor.

Julien Sorel bir kerestecinin oğludur. Babası kendisinden işine yardımcı olmasını beklerken onun aklı fikri kitaplarda ve yükselmektedir. Bulunduğu yerde kalırsa mutsuz olacağını düşünür ve sürekli yükselme planları yapar. Bu aşamada İncil'i Latincesinden ezbere bilmesi kendisine yükselme basamaklarında ilk adımı atma fırsatı verir. Bu sayede bulunduğu yerin gösteriş meraklısı belediye başkanı Bay de Renal'in çocuklarına öğretmen olur. Ancak bu işin içinde belediye başkanının genç ve güzel karısı Bayan de Renal'le birbirlerine aşık olurlar. O güne kadar aşkı tatmayan ve kendisinden soylu olan kişilerin karşısında duyduğu aşağılık kompleksi sebebiyle soyluların kendisine acıma duygusundan başka bir şey hissetmeyeceğini düşünen Julien'in de, eşine asla aşık olamayan Bayan de Renal'in de birdenbire dünyası değişir. Aşkları dolu dizgin sürerken Bay de Renal'in rakiplerinin bu aşkla ilgili ipuçları ele geçirip laf çıkarmaya başlamaları neticesinde Julien papaz okuluna gönderilir.

Daha sonra okuldan ayrılan Julien, yükselme hayallerini yerleştirdiği şehir olan Paris’e gider. Burada yerleştiği Marki de la Mole’ün malikanesinde markinin kızı Mathilde ile aşk yaşamaya başlar. Mathilde gururlu, genellikle bulunduğu ortamların en iyisi olan, çok güzel ve çok zeki bir genç kızdır. Julien de gururlu, asi ve dikbaşlı bir gençtir. İkisinin de garip değer yargılarından dolayı aşklarını itiraf etmeleri epey zaman alır. Aşk itirafının ertesinde Mathilde Julien’e karşı hiçbir sevgi duymadığını fark eder ve kızın bu itirafı, genç adamı yıkar. Ancak olayın peşi sıra Julien’in bir yakınının tavsiyesiyle başka bir kadına ilgi duyuyormuş rolü yapması Mathilde’i tekrar Julien’e çeker. Aşk kaldığı yerden devam eder. Mathilde hamile kalır ve durumu babasına anlatarak evlenmek istediklerini bildirir. Babası Julien’i soylu olarak görmediği için bunu kabullenmesi hiç kolay olmaz. Ancak kızı kararlı olduğu için vazgeçmeyeceğini anlar ve Julien’i etrafta soyluymuş gibi göstermek için ona bir isim ve mal mülk bağışlar.

Son aşamada Marki,Bayan de Renal’e mektup yazarak Julien hakkında bilgi ister. Bayan de Renal işlediği günahın verdiği pişmanlıkla ve günah çıkardığı papazın da mecbur etmesiyle mektupta Julien’i kendisini baştan çıkaran, namus düşmanı,paragöz, tek amacı mevki elde etmek olan bir insan olarak gösterir. Marki de bu mektubu alınca evliliğin kesinlikle olmayacağını kızına bildirir. Bunun sebebini öğrenen Julien çılgına döner ve Bayan de Renal’i kilisede bir ayin sırasında vurur. Bayan de Renal hafif bir yara alır. Julien hapse atılır, Bayan de Renal iyileşir. Daha vurduğu anda büyük bir pişmanlık duymaya başlayan Julien onu tekrar gördüğünde Bayan de Renal’i hala sevdiğini anlar. Bayan de Renal de onu zaten hiç unutmamıştır ve o mektubu papazın zoruyla yazdığını Julien’e anlatır.

Mathilde de Julien’i sık sık ziyarete gelir . Julien artık Mathilde’i görmekten mutlu olmadığını anlamaya başlar. Bayan de Renal’e olan aşkı yeniden ortaya çıkmıştır. Bunu fark eden Mathilde’in kıskançlığı ile beraber aşkı da had safhadadır.

Mahkeme sonrası Julien giyotine gönderilir. Mathilde’in gencecik yaşında yok yere idam edilen Julien’in kesilen başını alıp da onu alnından öpüşünü anlatan cümleler gerçekten insanın yüreğini burkar. Bayan de Renal de Julien’in idamından üç gün sonra çocuklarının kollarında üzüntüsünden ölür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder